Hasan Ali Dal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hasan Ali Dal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yeni Keşif



Çok yeni bir keşif... Şu an hâlâ Mars etrafında bir yörüngede dolanıp Mars'ı gözlemleyen Mars Reconnaissance Orbiter uzay aracı tarafından alınan görüntülerde çok tuhaf bir yapı bulundu. Yaklaşık 1.5 milyar yıl önce bir meteor çarpması ile oluşmuş küçük bir kraterin tam ortasında kraterin altındaki bir mağraya açılan bir oyuk görüntülendi. Oyuğun genişliği 35 metre. Ardı ardına alınan görüntüler ve gölge hareketi üzerinden yapılan hesaplar, oyuğun açıldığı mağranın 20 metre derinliğe sahip olduğunu gösteriyor. Mağranın tabanı da oldukça düz. Bu çok ilginç ve bundan sonraki tüm Mars çalışmalarını yönlendirecek bir keşif oldu. Eğer oyuğun açıldığı mağra gerçekten de bu genişlikteyse burada yaşam sürdürülebilir. Kraterin bulunduğu yer önceden su birikintisine sahip görünüyor (deniz ya da göl yatağı). Bu su kururken kraterin içine de su akışı olduğu açıkça görünüyor. Kraterin duvarlarına bakarsanız, akıntı izlerini görebilirsiniz. Curiosity'den sonraki Mars projesi olan 'MAVEN Missions' şimdi yeniden programlandırılıyor. Bu keşif, çok şeylere gebe olabilir... 

Sibirya'nın Mavi Gözü ''Baykal Gölü''



Son zamanlarda bu fotoğraf internette sıklıkla paylaşılmaktadır. Birçok kişi bunun yapay bir görüntü olduğunu düşünse de bu fotoğraf, Alexey Trofimov tarafından çekilmiş gerçek bir görüntüdür. Fotoğrafta da görüldüğü gibi gerçekten de turkuaz renginde bir buz mevcuttur. Bu buz, ünlü Lake Baikal (Baykal Gölü) suyunun donmuş halidir.

Bilindiği gibi Baykal Gölü, dünyanın ünlü göllerinden biri olup, bilinen en derin göldür ve Sibirya'nın güneyinde, Irkutsk ve Buryatya bölgeleri arasında yer alır. Gölün taban yüzeyi, deniz seviyesinin yaklaşık 1285 metre altındadır. Irkutsk şehrine yakın olan Baykal Gölü, "Sibirya'nın Mavi Gözü" diye bilinmektedir ve bu göl aslında yer kabuğunda bulunan çok derin bir yarığın su ile dolmasıyla oluşmuştur. Gölün dibindeki tortul kayaçların yaklaşık 7 km kalınlığında olduğu tahmin edilmektedir. Bu da gölün yeryüzündeki en derin yarıklardan biri olduğunu göstermektedir. Baykal Gölü, Dünya içme suyu rezervinin yaklaşık %20'sini barındırmaktadır. Yaşı yaklaşık 25-30 milyon yıl olarak tahmin edilen göl, jeolojik olarak bilinen en eski göllerden biridir ve Dünya'da sadece Ladoga Gölü ve Baykal'da tatlı su fokları yaşamaktadır.

Baykal Gölü'nün suyu, gölün tabanına yakın katmanlarda bulunan tortulardan kazandığı mineral ve elementlerce çok zengindir. Bu nedenle de gölün suyu donduğunda turkuaz rengine bürünmektedir. Kuzey kesimlerde donan göl suyunun üzerine kar yağdığında ise bu fotoğrafta görülen görüntü ortaya çıkmaktadır.

Bu göl, Sibirya Bölgesi'nin turistik bir bölgesi olup, göle çeşitli turlar düzenlenmektedir.

Yer İstanbul, tarih ise 1633, ilk Roket Denemesi

Burada gördüğünüz resim, 17. yüzyıla ait eşsiz bir gravürdür. Nedeni ise tarihte yaşanan bir ilki, bir roket denemesini göstermesidir.

Gravürde görünen yer İstanbul, tarih ise 1633'tür. Dönemin önde gelen âlim ve bilginlerinden olan Lagâri Hasan Çelebi, IV. Murat Han'ın kızının doğum günü münasebetine bir gösteri hazırlar. Gösteride, bir insanı ayaklarından kalp hizasına kadar saracak şekilde hazırlanmış metal bir tulumun etrafına orantılı olarak yerleştirilen ve içlerinde 50 "okka" barut bulunan 7 tane roketten oluşan bir düzenekle, kendini gökyüzüne fırlatmıştır.

Ünlü Türk Seyyah Evliya Çelebi'nin de eserlerinde yer verdiği bu gösteride, gerek saray erkanının notlarından gerekse de Çelebi'nin notlarından anlaşıldığı üzere, Hasan Çelebi'nin 300 metre kadar yükseldiği ve yaklaşık 20 saniye kadar havada kaldığı anlaşılmaktadır. Hasan Çelebi, barut tükendikten sonra inişe geçeceği sırada düzeneğe yerleştirdiği “kartal kanatlarını" açarak, boğaza doğru yönelmiş ve Sinan Paşa Kasrı önünde denize inmiştir.

Hasan Çelebi bu düzeneği geliştirirken IV. Murat çok büyük destek ve olanaklar sağlamıştır. Ancak bu uçuş gerçekleştirildikten sonra, dönemin ulemâsının baskılarına dayanamayan padişah, Hasan Çelebi'yi Kırım'a sürmüş ve bir dönüm noktası sektirilerek tarihte yine büyük bir kırılma yaşanmıştır ki bu kırılma Dünya Bilim Tarihi'nde Türklerin sahneden çekilmesi ile sonuçlanacak yüzyılların başlangıcı olmuştur.

Tarihin cilvesi olsa gerek, çok ilginç olan bir diğer nokta ise günümüz modern dünyasında roket çalışmalarının ilk denemeleri Kırım bölgesinde yapılmış olmasıdır.

Osmanlı Tarihi her açıdan ve her yönüyle gerçekten tarafsız incelenirse, Avrupa'nın Türklerden neden korktuğu ve tarih boyunca neden çelme takmak istediği, tökezletmek istediği ya da boyunduruk altında tutmak istediğini anlamak çok kolaylaşıyor.

5 bin yıllık tarihi boyunca Türkler hep savaşçı bir ulustu ve savaş sanatını iyi biliyorlardı. Diğer yandan el becerisine de sahip olan bu millet oldukça da zekiydi. Türk-İslam tarihi bunun kanıtları ve örnekleriyle doludur. Bu noktada, sayfamın videolar bölümünde yer alan "Batıya Doğru Akan Nehir: Dünya Bilim Tarihi" isimli videoyu izlemenizi ama özellikle de video tanıtım yazısını okumanızı tavsiye ederim.

İlgili video için lütfen tıklayınız: https://www.facebook.com/photo.php?v=10200174384870231&set=vb.1469780513&type=3

Son yüz yıldır bizlere "biz bilemeyiz, biz anlamayız, yahu adamlar yapıyor biz nerde yapacağız, eller gider Ay'a biz yaya" anlayışı öğretildi ve bu iliğimize kadar işlendi. Osmanlı Devleti'nin son zamanlarından itibaren, orduları lav edilmiş, ordularının başına yabancı subayların dikildiği bir milletin zihni de bulandırılmış, kendi benliği kendisine unutturulmuştur. Orduları lav edilen bir milletin kişiliği de elinden alınmak istenmiştir. Yoksa, bu milleti durdurmanın imkanı yoktu. Bugün Türkiye Cumhuriyeti kendi tankını kendisi yapıyor, kendi uydusunu kendisi yapıyor, kendi helikopterini kendisi geliştiriyor, ve en yakın zamanda da kendi savaş uçağını kendisi yapmaya hazırlanıyor. Tanklardan uçaklarımıza kadar tüm araçlarda kullanılan yazılımlar yenilenmiş ve kendi yazılımlarımız kullanılmaktadır. 10-15 yıl önce hayal olan her şey, özgür bir iradeyle çok kısa zamanda yapılmıştır. Bu gelişmeler, tarihimizin derinliklerinde kalıp unutulmaya yüz tutan bilim tarihimizin gerçek ve elle tutulur kanıtı olmuştur.

Ülkemiz yakın zamanda tüm dünyaya bilim alanında da önderlik edecektir, yeter ki bilim merkez ve kurumlarımızı doğru adım ve yetkin ekiplerle destekleyelim. Yeter ki Takîyüddîn gibi, Lagâri Hasan Çelebi gibi kişilerin önü açılsın ve tarihimizdeki o çok büyük hataları tekrarlamayalım...

Not: Lagâri Hasan Çelebi'nin bu düzeneğini görmek isteyenler, Ankara Türk Hava Kurumu'nu ziyaret edebilirler.

Hasan Ali Dal