MIT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MIT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bu Problemleri Çözen Zengin Olacak






Bu Problemleri çözen zengin olacak 

ABD'deki Clay Mathematics Institute (CMI) adlı kuruluş, 20. yüzyıla ait çözülememiş dev problemler olarak nitelediği 7 matematik probleminin her birinin çözümüne bir milyon dolar (yaklaşık 621 milyar TL) ödül koydu. 7 problemi de çözen şanslı zeki tam 4 trilyon 347 milyar liranın sahibi olacak. Ödül haberi, 500 matematikçi ve fizikçinin Paris'te bir araya geldiği College de France'ta, 'Binyılın Buluşması'nda açıklandı. Çözümüne 1 milyon dolar verilecek problemlerin başında, asal sayıların neden sadece 1'e ve kendisine bölündüğüne ilişkin Riemann Hipotezi geliyor. Riemann Hipotezi'nin çözümü, uygulamada, daha güvenli internet hizmetlerine yarayabilecek.
'Matematiğin Everest Dağı' olarak adlandırılan 7 problem çözümlenemeseler bile 'çok önemli yan etkiler' yapacaklar. Problemlerin çözümü için zaman sınırlaması bulunmuyor. Yarışmayı düzenleyen CMI kuruluşunun kuralına göre, çözümler, uluslararası saygınlığı olan bir matematik dergisinde yayımlandıktan sonra iki yıl beklenmesini ve dünya matematik uzmanlarının çözümü kabul etmeleriyle son değerlendirmeyi CMI kuruluşunun yapması öngürülüyor.

Çözümlenmesi istenen problemler şöyle sıralanıyor:
1) Riemann Varsayımı

 2) Poincare Önermesi 
3) Hodge Önermesi
4) Birch ile Swinnerton-Dyer Önermesi
5) Navier-Stokes Denklemleri 
6) Yang-Mills Kuramı
7) P, NP'ye Karşı Problemi




SINAVLARA NASIL HAZIRLANILIR

 Sınavlar artık yaklaşmıştır benim anlatacağım şekilde yapamazsın ama vizeden sonrası için bir tavsiye olsun ben şöyle yapıyorum.

Tüm derslerden defter tutarım fakat okula defter götürmem.Yanıma biraz saman kağıdı alırım.Karalama olarak yazarım hoca önemli birşey söylediğinde parantez açar yanına not alırım.Eve gittiğimde onları inceler sonra baştan sona deftere temize çekerim parantez içinde yazdığım şeylere dikkat ederim unutulacak cinsten şeyler ise dikkat çekecek şekilde deftere geçiririm.Bunu hergün okuldan geldikten sonra yaparım.Vize zamanı en kazık derse baştan sonra (yaklaşık 60 sayfa) çalışmam 1-1,5 saat sürdü çünkü herşey aklında kalıyor.Çalışırken bir bakıyorsun anında hatırlıyorsun.Ve en kazık olan dersin çalışması bile çok kolay oluyor.Yalnız bu işlemleri hergün yapmazsan hafta sonu hepsini bir kerede yaparım falan dersen ya birikir yetiştiremezsin yada yazsan bile o çalışmak değil temize çekmek olur aklına hiçbirşey kalmaz.Günde 4 dersin mi var akşam hemen o 4 dersi dediğim gibi yap.Bizde aşağı yukarı zaten ders başına 10-15 sayfa oluyor.Ama inan çok faydasını görürsün.


 Vize ve Final öncesi özlü sözler !!!!!!!!!
işte o sözlerden bir demet :
İLK VİZEN KAÇ ?
Arkadaşının vize notunun düşüklüğünü öğrenip ona göre gaza gelmek amacıyla söylenir..

HACIM NAMAZA MI BAŞLASAK?
Aormal zamanlarda dünyanın aşkından ahiret hayatını unutan pek çok öğrencinin , sınav zamanı kasılmalardan kurtulmak amacıyla Allaha yakınlaşma cümlesi uzar o namaz ..kaza namazları falan kılınır...belki gaza gelinip tövbe de edilir...ama sınavlar bitene kadar )

BEN ŞİMDİ YATICAM , SİZ YATARKEN KALDIRIN BENİ.
ders çalışmaya gönlü olmayan öğrenci türünün kendini ve etrafındakileri ileriye odaklamak amacıyla söylediği söz..zira o saatte mümkün değil kaldıramazsınız..

BİR ÇAY KOY DA İÇELİM BE OLUM.
doğru düzgün olmasa da bir saat çalışma sonucunda evin uyanığının çay yapmasını iyi bilen şahsa yönlendirdiği rica görünümlü emir kipli cümle.

BU ADAM GEÇEN SENE NE SORMUŞ
konuların yoğunluğu ve zamanında aynı oranda kısıtlı olması sonucu çalışmayı sevmeyen öğrenci türünün evde varsa dersi geçen sene almış , ya geçen sene dersi alanlardan soruları öğrenmiş kişiye yönlendirdiği soru.

KESİN BURDAN ÇIKAR
6.hissi yüksek öğrenci türünün söylediği cümle..garanti çıkmaz ordan

ÇALIŞ ÇALIŞ NEREYE KADAR ( kalem fırlatılır bu sırada)
sanki sabah akşam ders çalışıyormuş havası oluşturmaya çalışan , gösterişe meraklı fakat engellere karşı zaafı olan öğrenci türünün favori cümlesi...

YARIM SAAT SONRA BAŞLIYORUZ.
yalan yalan yalannnnnnnn , ama her sınav dönemi söylenir...başlanırsa da bir saat sonra bırakılır..)

YARIN FAZLA KASMASA BARİ
hayatını , vücudun refleksleriyle anlatmaya meraklı olan öğrenci türü sınav için de "zor sormaz inşallah" manasında bu sözü söyler...

AA GELSE NE DELİ OLUR BE
ilk vizesi iyi olan fakat diğer derslerinde pek hayır olmayan öğrencinin diğer derslerini DC ile geçeceğini hesaplama paranoyasına kapıldığı an söylediği sözdür...)


O SORU KEK , BÖLE ÇIKSIN 100 ALIRIM
ders çalışmaya ne kadar isteksizse , ders çalışanların hevesini kırmaya da o derece düşkün olan kişinin soru çalışanlara söylediği umut kırıcı söz...

1 SORU YAPSAM YETİYO BANA
Hocanın vize de çok zor sormuş olması , buna karşın öğrencinin yüksek alması sonucunda , final haftasında yeteri miktarda çalışamamışsa arkadaşlarına nispet yaparcasına söylediği kibir cümlesi.

HACIM BEN ÇALIŞMICAM , ZATEN DC İLE GEÇSEM NE OLCAK
ortalamasından dolayı dc ile geçme ihtimali bulunan , fakat dc ile geçmeyi kendine yediremediği kadar ders çalışma isteği de olmayan kişinin kendini ve çevresindekileri avutma cümlesi.

YAZ OKULUNDA GEÇERİM
yaz okulunda sıcağın etkisiyle beyninin daha iyi çalışacağını düşündüğünden midir bilinmez ,bir grup öğrencinin umutlarını yaza gönderme cümleciği...

BU DERSİN MANTIĞI NE YAV
Vize ve Final öncesi özlü sözler !!!!!!!!! ders çalışmaya çalışmış , ama derslere gelmediğniden dolayı dersi anlamamış öğrenci profilinin nefret dolu sorusu.

BÖLE SORU SORARSA ,ÇOK PİS KIZARIM
ders çalışmaktan çok sinirlenen öğrencinin , çalıştıklarından daha zor bir soru görmesi sonucu , sarfettiği talihsiz cümle )

SINAVDA ÖNÜME OTUR.
ders çalışmamış bir öğrencinin sınavdan dakikalar ya da birkaç saat önce çalışan-başarılı öğrenci arkadaşına sarf ettiği söz.kopya çekme amaçlıdır.etik değildir )

OĞLUM NİYE BENİ ÇAĞIRMIYOSUNUZ
kendisi uyurken arkadaşları ders çalışmaya başlamış öğrenci tipinin uyandıktan sonra arkadaşlarına sarf ettiği sitem.

HACIM BİRAZ UYUSAK MI
ders çalışmaktan sıkılmış , ya da henüz başlamamışken yemeğin ağırlığu üzerine çökmüş öğrencinin çalışkan arkadaşına sarf ettiği düşmanca söz ))

DIŞARISI ŞİMDİ KAYNIYORDUR YAV
özellikle bahar dönemindeki sınavlarda bilhassa erkek öğrencilerin dışarıya çıkıp gezme özlemlerini dile getiren söz grubu ))

ULAN KÖPEK GİBİ ÇALIŞTIN DİMİ
ders çalışmamış ya da çalıştığını yeterli görmeyen öğrencinin , çalışmaktan usanmayan arkadaşına sarfettiği düşmanlık dolu cümle )

SENEYE GARANTİ AA ALIRIM BU DERSTEN 
kalması daha sınava girmeden kesinleşmiş öğrencinin , umut fakirin ekmeğidir tarzında sarfettiği idealist(!) cümlecik )

ULAN HAYAT SİZE HAYAT BE
kendisi başarılı olduğu için bütün dersleri alan öğrencinin , kredi yetersizliği sebebiyle ders alamayan bu sebeple de birkaç günü boş olan öğrenci arkadaşına sitemi )

YİNE TERS KÖŞE YAPMASIN BU ADAMöğrencilere eziyet etmeyi seven, nerden soru soracağı belli olmayan hocaya atfen söylenen söz...

BANA ÇIKACAK SORULARDAN GÖSTERSENE BİRAZ
ders çalışmayan ama çabuk anlayan ( anladığını zanneden ) kibirli öğrencinin çok çalışkan arkadaşına ricası )

ÖSS YE GİRELİM BU SENEders çalışmakla uzaktan yakından alakası olmayan öğrenci türünün her sene sarfettiği cümle...sınav zamanlarında bahsedildiğinde muhabbet bir başlarsa herkes üniversiteden soğur , başka bölümler seçilr ,sonra da yatılır )

BİZİM SINIF HAYVAN GİBİ ÇALIŞIYOR , ORTALAMANIYI MAHVEDİYORLAR

çan eğrisinin geçerli olduğu üniversitelerde , sınıfı genel olarak çalışan ve sınav ortalamaları yüksek olan fakat kendisi çalışmaya gönülsüz olan öğrenci türünün suç atmak amaçlı sözü.

HAZIRLAYAN: ABDULLAHOĞLU


Fiziğin tarihsel gelişimi

  Doğa olayların sorgulanmaya başlaması, yani fiziğin doğuşu, ilk uygarlıklann ortaya çıkmasıyla birlikte oldu...
                           
F iziğin tarisel gelişimine bakıldığında çok eskiden, Mezopotamya'da IÖ 3000'lerde, Sümer ve Akad
uygarlıklannda
su değirmenleri kullanılıyor, ağır heykeller dikiliyor,

piramitler yapılıyor, zaman, uzaklık ve hız ölçümleri gerçekleştirilebiliyordu. İÖ 2500'den sonra

Eski Mısır'daki uygarlıklar da, pratik kaygılan ağır basan mühendislik sorunlarının çözümünde fizik kurallanndan yararlanmışlardı.

Ama bu pratik gereksinmelerden doğan tekniklerin ortak temellerini oluşturan ilkelerin aranışı, İÖ 6. ve 5. yüzyıllarda Ege kıyılannda yaşayan filozofların soyutlamalarla doğayı sorgulama yöntemlerinde ortaya çıktı: Bu dünya, kaostan nasıl doğdu? Çokluğun ve çeşitliliğin kökenleri nedir? Hareket ve değişim nasıl hesaplanabilir? Bazı temel kabullerden mantıksal olarak sistematik fizik kuramlan çıkarsamanın ilk örneği, Thales'in (İÖ 6. yy) suyu tüm varhklann temel maddesi saymasıdır. Tha-les, iki temel kuvvet olarak, büzülmeye yol açan merkezcil kuvvet ile genişlemeye yol açan merkezkaç kuvveti tanımladı.

Antik Çağ filozoflanndan

Herakleitos (İÖ y. 540 - y. 480), bütün nesnelerin sürekli hareket halinde olduğunu ve toplam madde miktarının sabit olduğunu öne sürerken,



Empedokles (İÖ y. 490 - 430), evrenin toprak, hava, ateş ve su dörtlüsünden oluştuğu görüşünü ortaya attı. Atom kavramının babası ise Anaksagoras (İÖ y. 500 - y. 428) oldu.

Anaksagoras, tüm maddenin, "yaşamın tohumlan" olarak adlandırdığı atomlardan oluştuğunu, bunlann sürekli hareket ettiğini, havanın bir ağırlığı olduğunu belirtti.

Demokritos (İÖ y. 460 - y. 370),

atom kuramına "zorunluluk" ilkesini katarken, Leukippos (İÖ 5. yy) ve Epikuros (İÖ 341-270) atomcu okulun izleyicileri oldular.


Platon'un öğrencisi

Aristoteles, atom görüşünü yadsıyarak nicel madde kuramı yerine oldukça yalınkat ve nitel bir yaklaşımı yeğledi. Aristoteles, ilkel maddeyi sıcak ve soğuk, ıslak ve kuru gibi niteliklere indirgedi. Dirençli bir ortamda bir cismin hareketinin, harekete yol açan kuvvetle orantılı, ortamın direnciyle ters orantılı olduğunu belirleyerek bu bağıntıyı boşluğun varoluşuna karşı bir kanıt olarak kullandı. Aristoteles'in fiziği tüm ortaçağı etkiledi ve hatta

Aquino'lu Tommaso tarafından Hıristiyan skolastiğinde kullanıldı.Syrakusa'lı

Arkhimedes (İÖ y. 290/280 -y. 212/211), İskenderiyeli Heron (ü. İS 62), Ktesibios (ü. İÖ y. 270) gibi araştmcılar ise deneysel araştırmalarıyla hidrostatik, mekanik gibi fizik dallarına önemli katkılarda bulundular.


İlkçağ filozoflarından Aristoteles'in düşünceleri, ortaçağdaki dünya görüşlerinin tümü üzerinde etkinliğini sürdürdü. Bilimin, felsefe ve dinin etkilerinden sıyrılıp kendine özgü bir araştırma disiplinine dönüşmesi eski çağdan hemen hemen 2 bin yıl sonra başladı. Rönesans'ın ve Reform hareketinin etkileriyle "niçin" sorusunun yerine "nasıl" sorusunun geçmesi, 16. yüzyıl içinde gündeme geldi.

Gallei'nin mekaniğe kat kılan, Kopernikusçuluğun savunulmasıyla doğrudan ilişkiliydi. Düşen cisimlerin hızlanmalanyla ilgilenen Galilei, serbest düşme yasasını, yani düşmede alınan yolun cismin kütlesiyle değil, geçen sürenin karesiyle orantılı olduğunu ortaya çıkardı. Bunu, eylemsizlik ilkesiyle birleştirerek, bir merminin yörüngesinin paraboli biçiminde olacağım belirledi. 17. yüzyılda RenĞ Descartes, özellikle madde kavramı üzerinde durarak doğadaki tüm olayları maddeye ve harekete indirgeyen mekanikçi felsefeyi kurdu. Ayrıca çarpma ve dairesel hareket üzerine çalışmalar da yaptı.

17.yüzyılın sonunda Isaac Newton, Philosophiae naturalis principia mathematica (1687; Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri) adlı yapıtında, mekaniğin temel sorunlarını çözen üç yasasını yayımladı. Bu yüzyılda hızla gelişen bir fizik dalı da optikti. Roger Bacon gibi'13. yüzyıl bilginlerinin yapıtlarını tarayan

Kepler,

teleskopların matematiksel incelemesini yaptı, mercekler için bir geometri kuramı geliştirdi, ışığın kırılma özelliğini açıkladı. Newton'ın beyaz ışığın bileşik ışık olduğunu ortaya çıkardığı renk kuramı ve ışığın parçacık özellikli olduğunu belirten korpüskül kuramı ile

Huygens'in dalga özellikli ışık kuramı optiğe en önemli katkılar oldu. Böyle, Torricelli, Pascal, Von Guericke gibi bilginler, gazların basınç ve hacim ilişkilerine nicel yasalar getirdiler.

18. ve 19. yüzyıllar bilimsel çalışmaların altın çağı olarak nitelenir. Değişen sosyoekonomik yapı var olan kuramlar içinde doğa biliminin en büyük atılımı yaparak bağımsız bir kurum halinde gelişmesine olanak sağladı.

Elektriğe ilişkin çalışmalar, Leyden şişesinde yük birikimi sağlanmasından sonra deneysel araştırma alanına kaydı. 1733'te du Fay ve Nollet, "reçinemsi" ve "camsı" olarak adlandırdıkları iki tür elektriktik olduğunu buldular, 1787'de de Coulomb, elektrostatiğin temel yasalarını yayımladı. Galvanik ve voltaik elektriğin bulunuşuyla elektrik üreteçlerinin doğuşu, bu alandaki araştırmaların hızla gelişmesini sağladı. 1819'da 0rsted, elektrik akımına eşlik eden magnetik etkiyi buldu, 1827'de Ampere elektrodinamiğin yasalarını geliştirdi. 1831'de ise Faraday elektromagnetik indük-siyonu ortaya çıkardı. 1855'ten başlayarak J. C. Maxwell'in çalışmalarıyla klasik elek-tromagnetizma kuramı ortaya çıktı.


Sanayi devriminin bilim üzerindeki en açık etkisi, ısının mekanik işe dönüştürülmesine yönelik çabalardır. Carnot, Clausius, Kelvin, Helmholtz gibi bilginler, termodinamik bilim dalının gelişmesinde önemli katkılarda bulundular. Maxwell ve Boltzmann gazların kinetik kuramım geliştirerek, maddenin atom yapısının tanımlanmasına yönelik çok önemli bir adım attılar. Işığın özellikleri ve esirin varlığına ilişkin olarak 19. yüzyıl sonunda gerçekleştirilen araştırmalar ise 20. yüzyılın devrimci kuramlarına temel oluşturdu.

20. yüzyılda fiziğin yapısını temelinden sarsan iki kuram,

Max Planck'ın 1900'de öne sürdüğü



kuvantum kuramı ile
Albert Einstein'ın 1905'te yayımladığı

görelilik kuramıdır. Atomun, çekirdeğin ve temel parçacıkların bulunması, plazma fiziği ve elektroniğin hızla gelişmesi gibi deneysel ve uygulamalı atılımlar, kuramsal ve deneysel bilgilerin olağanüstü artmasının yanı sıra, fiziğin çeşitli alanlarında gerçekleştirilen eşgüdümlü araştırmalarla sağlanmaktadır.