akademik sorular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
akademik sorular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Fizikçi Kimdir?


fizik bir yaşamdır...

   Fizikçiler olup olmadık yerde olup olmadık zamanlarda bir gerçeğin nedenini, nasılını,oluşum sürecini,şartlarını düşünüp onu çözmeye çalışırlar . Kafaları daima problemlerle meşguldür. Onlar için somut gerçekleri incelemek daha eğlencelidir.Çünkü onları bir şekilde kanunlarla ifade edebilirler, formülize edebilirler, matematiğe dökmek isterler. Bir formülü görüp onun ne demek istediğini anlamaya çalışmayan bir fizikçi yoktur. Gördükleri bir formül onlar için adeta dile gelmiş bir çocuk gibidir. Öte yandan sevgi gibi, mutluluk gibi soyut kavramları bu şekilde anlatmaya çalışmak nafiledir. Zaten başarısız olunacağı kesindir. Onun için, akışına bırakıp, sadece hissetmeyi tercih ederler. Örneğin, Newton elmanın ağaçtan düştüğünü görmüş ve merak etmiş. Şimdilerde bu kavramı bir kanun olarak bildiğimizden, bize komik gelmesi kesin bir soruyu yöneltmiş kendisine. Elma niye yere doğru düşüyor, niye yukarı gitmiyor. Oturmuş ve bunun üstüne kafa yormuş. Elde ettiği bulguları ifade edebilmek için diferensiyel denklemleri ilk olarak o kullanmış. Oysak idi elmanın düştüğünü görüp, alsa, onu bir güzel mideye indirse, tadından aldığı keyifle mutlu olsa da kafasını bu kadar yormasa ne kadar basit olurdu değil mi? Bir diğer örnek Arşimed. Bu zatı muhterem rivayet odur ki hamamda taslarla oynarken suyun kaldırma kuvvetini bulmuştur. Bre adam ne kafayı yoruyorsun bunlara. Ne güzel sıcağı görmüşün ,suyun içindesin, gevşe rahatla kirinden pasından bir arın, kendine gel, gevşe rahatla. Ama yok illa bişiler düşünecek işte. Üstelik rivayet odur ki bulduğu bu gerçeğin heyecanıyla dışarıya anadan üryan çıkmıştır. Düşünün artık kendisini  mevzuya ne kadar kaptırmış. Gene tekrarlıyorum fizikçiler çok sıkıcı insanlardır ve partilere çağrılmamalarının sebebi budur. Bu yüzden davetli listelerinin başlarında yer bulmazlar. Eğer bir fizikçi bir davetiyete listesinin en başındaysa muhtemelen bu bir parti değil konferansdır. Hiç bir partiye çağırılmadıkları için kendilerine gelen bu davetleri asla geri çevirmez, gerekirse katılamak için dünyanın öbür ucuna kadar giderler. Bu bir 

MERAK ETTİKLERİNİZ





TÜBİTAK, internet sitesindeki “merak ettikleriniz” bölümüne gelen “Leyleklerde hamilelik ne kadar sürer?”, “Şimşeğin çakış hızı nedir?”, “Sorum çok net sizce uzaylı diye bir şey var mı?” gibi birbirinden çarpıcı soruları cevapladı.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) Bilim ve Teknik Dergisi’nin internet sayfasındaki “Merak Ettikleriniz” bölümüne yanıtlanması istemiyle gönderilen sorular okuyanları şaşırtıyor.
“http://www.biltek.tubitak.gov.tr” sitesinde bulunan bilgilere göre, “Merak ettikleriniz” bölümünde, “Antropoloji, astronomi, bilgisayar, bilim teknik kulübü, biyoloji, botanik, çevre ve iklim, elektronik ve elektronik, fizik, genel, gıda ve teknolojisi, kimya, matematik, psikoloji, satranç, spor, teknoloji-tasarım, tıp, yerbilim, inşaat ve mimari ve zooloji” ile ilgili konularda gönderilen çok sayıda soruya cevap veriliyor. İşte ilginç sorular...

* “Leyleklerde hamilelik ne kadar sürer?”
* “En uzun rüya 6 saniye midir?’
* “Aşkın kimyası var mı?”
* “Dünyanın merkezindeki ateş sönerse neler olur?”
* “Bazı insanlar sivrisineklere diğerlerinden neden daha çekici gelir?”
* “Kızlık zarı diğer hayvanlarda da bulunur mu?”
* “Örümcek, ağını örerken ipliğini nereden bulur?”
* “Neden kaşınırız ve bazen vücudumuzda kaşınan bir bölgeyi bulamayız?”
* “Ben 8 yaşındayım korsanlar hangi yılda vardı?”
* “Sorum çok net sizce uzaylı diye bir şey var mı?”
* “Kaplumbağamın kabuğu çok yumuşamış, ne yapabilirim?”
* “Uzayda dikilen bir bayrak dünyadaki gibi dalgalanır mı?”
* “Fırtınalı havalarda, evin içinde de olsam, telefondaysam ya da duştaysam, beni yıldırım çarpabileceğini duydum, bu doğru mu?”
* “Şimşeğin çakış hızı nedir?”
* “Köpekbalıkları neden durmadan yüzüyorlar?”
* “Yılanlar ve kertenkeleler, niçin sürekli dillerini dışarıda tutar?”

VE CEVAPLAR

Bilim ve Teknik Dergisi’nden sorulara bilimsel cevaplar verilerek, ilgililerin merakını gidermeye çalışılıyor. “Leyleklerde hamileliğin ne kadar sürdüğü” sorusuna, “kuşlarda doğum olayından söz edilemediği gibi bir hamilelik döneminden de bahsedilmeyeceği” belirtiliyor.
“En uzun süren rüyanın 6 saniye mi” sorusuna ise “Tekrar eden rüyalarda kişi sürekli birbirine benzer rüyalar görüyor. Bu tip rüyalar yalnızca uykunun son evresinde gerçekleşiyor ve 45 dakika sürebiliyor. İkinci aykırı durum ise gerçek gibi rüyalardır. Gerçek gibi rüyalarda, kişi uyandıktan sonra birkaç dakika gördüğünün rüya mı yoksa gerçek mi olduğuna dair bir bocalama dönemi yaşıyor. Bu tip rüyaların da süresi 30 dakikayı aşabiliyor” karşılığı veriliyor.
“Aşkın kimyası var mıdır” sorusunun yanıtı ise “Aşkın kimyası denince ilk akla gelen, feniletilamin (PEA) adlı maddedir” şeklinde.
“Bazı insanların, sivrisineklere diğerlerinden neden daha çekici geldiği” sorusu ise “Bilim insanları, sivrisineklerin kurbanlarını neye göre seçtiklerini hala araştırıyor. Gerçekten de bazı insanlar sivrisinekler için oldukça popülerken bazıları da hiç ilgi görmüyor” diye karşılık buldu.
“Kızlık diğer hayvanlarda da bulunup bulunmadığı”na ilişkin soruya ise “Kızlık zarı (hymen) birçok karasal memelide (kobay, sıçan, köstebek, at, sırtlan, lama, lemur, vs.) bulunuyor” denildi.
“Örümceğin, ağını örerken ipliğini nereden bulduğu” sorusuna ise “örümceğin ağını örerken kullandıkları ipliği bir yerden bulmaları için örneğin doğadan toplamalarının gerekmediğini, aslında örümcek ağının, bu canlının kendi ürettiği protein yapısında bir madde olduğu” şeklinde yanıt veriliyor.
Bir meraklının, “Sorum çok net; sizce uzaylı diye bir şey var mı?” sorusu ise çok net bir yanıt veriliyor: “Bilmiyoruz!..”

KAPLUMBAĞANIN YUMUŞAYAN KABUĞU

Evinde bakımını üstlendiği kaplumbağasının “kabuğu çok yumuşayan” bir hayvansever ise soru yönelterek, çözüm arıyor. Verilen cevapta, “Haşlanmış bir yumurtanın kabuğunun bir gün kadar suda bekletin. Bu suyu kaplumbağanın suyunun içine koyun. Ara ara da haşlamış yumurta akı verin. Böylece kabuk için gerekli besin verilmiş olur” deniliyor.
“Köpekbalıkları neden durmadan yüzüyor” şeklindeki soruya, “Köpekbalıklarının çoğu iki nedenden ötürü durmadan yüzerler; solunum yapmak ve batmamak için” diye karşılık verildi.

FIRTINADA TEDİRGİNLİK

Bir kişinin de siteye ulaştırdığı, “Fırtınalı havalarda, evin içinde de olsam, telefondaysam ya da duştaysam, beni yıldırım çarpabileceğini duydum, bu doğru mu?” sorusu da “Yıldırım son derece güçlü ve tehlikeli bir kuvvet. Evet, telefonda konuşuyorsanız ya da suyla ilgili bir şeylerle uğraşıyorsanız, evin içinde de olsanız sizi çarpabilir” şeklinde cevaplandı.

YILANLARIN DİLİ

Soru: “Yılanlar ve kertenkeleler, niçin sürekli dillerini dışarıda tutar?”
Cevap: “Dil dışarıda tutulmaz, sürekli olarak dışarıya uzatılıp, içeriye geri alınır. Özellikle yılanlar ve kertenkelelerde görülen bu davranışın esas nedeni, çevreden duyum almaktır.”
Soru: “Balıkların hafızasının kısa süreli olduğu nasıl bir testle anlaşılmıştır.”
Cevap: “Balıklar yalnızca içgüdüleriyle hareket eden basit canlılar değil, akıllı, sorunlarına zekice çözümler bulan, toplumsal zekaya sahip canlılar olarak kabul ediliyor.”
Soru: “Kargaların ortalama ömrünün yaklaşık 200 yıl olduğunu duydu. Doğru mudur?”
Cevap: “Doğada vahşi olarak yaşayan kargalar en fazla 13-14 yıl kadar yaşarlar?”
Soru: “Uzun bağırsak ve kısa bağırsağın uzunluğu kaç metredir?”
Cevap: “Sağlıklı bir erişkinde ince bağırsak boyu yaklaşık 6-6,5, kalın bağırsak boyuysa yaklaşık 1,5-2 metre.”


                                          


İLGİNÇ BİR FİZİK SORUSU







Bu soru Kopenhagken da ki bir Üniversitenin fizik sinavindan alinmistir:

"Bir gökdelenin yüksekligini barometre ile nasil bulursunuz, anlatiniz."

Ögrencilerden birinin cevabi: "Barometrenin ucuna bir ip baglarsiniz. sonra gökdelenin tepesinden asip sallarsiniz. Barometre yere degdiginde ipin boyuyla barometrenin boyunun toplami gökdelenin yüksekligini verecektir."

Bu oldukça orijinal cevap hocayi çileden çikartmaya yetti ve ögrenci dersten kaldi. Ögrenci cevabinin dogrulugu konusunda itirazda bulundu ve Üniversite durumu çözmek için baska bir hoca gönderdi.

Bu noktada ögrenci hakkinda ne düsünürdünüz? Sizin karariniz ne olurdu ?

Çocuk kalmali mi geçmeli mi ?

Yeni hoca, cevabin aslinda dogru olduguna fakat kayda deger bir fizik bilgisinin varligini göstermedigine karar verdi. Sorunu çözmek üzere ;

Ögrencinin en azindan asgari bir temel fizik bilgisi olup olmadigini anlamak için ona alti dakika vererek sorunun sözlü cevabini vermesi kararini aldi. Ilk bes dakika genç sessizlige gömüldü. Alni düsünceden kiris kiris olmustu. Hoca zamanin tükenmekte oldugunu hatirlattiginda genç çesitli cevaplarinin oldugunu fakat hangisini kullanacagina karar veremedigini söyledi. Tekrar acele etmesi tavsiye edilince genç söyle cevapladi:

"Ilk olarak, barometreyi gökdelenin tepesine çikartip kenarindan asagi birakip yere inene kadar gecen sureyi ölçersiniz. Binanin yüksekligi (H=0.5 x g x t kare) formülü uygulanarak hesaplanabilir. Fakat barometre için kotu bir secim..."

"Veya günes parliyorsa, barometrenin yüksekligini ölçersiniz. Sonra onu bir yere dikip gölge uzunlugunu ve sonra da gökdelenin gölge uzunlugunu ölçebilirsiniz. Bundan sonrasi basit bir orantiyi çözmek olacaktir"

"Fakat bu konuda gök bilimsel bir cevap istiyorsaniz barometrenin ucuna bir sicim baglayip onu bir sarkaç gibi sallandirabilirsiniz; önce yer seviyesinde daha sonra da gökdelenin tepesinde. Yüksekligi T=2pi kare kak (I /g)formülündeki farktan yararlanarak bulabilirsiniz."

"Yahut da gökdelenin disarisinda bir yangin çikis merdiveni varsa barometreyi bir cetvel gibi kullanarak yukariya çikarken gökdelenin boyunu barometre yüksekligi biriminden sayip bunlari toplayabilirsiniz."

"Eger ille de SIKICI ve Ortodoks olmak istiyorsaniz, tabii ki barometre ile gökdelenin tepesindeki ve yer seviyesindeki basinci ölçer milibar cinsinden çikan farki feet'e çevirebilirsiniz ve yüksekligi bulursunuz."

"Ancak bizler daima zihnin bagimsizligi ve bilimsel metodular kullanma konusunda tesvik edildigimiz içindir ki en iyi yol süphesiz hademenin kapisini çalmak ve yeni bir barometre isteyip istemedigini sorarak gökdelenin yüksekligini söylemesi durumunda ona bu barometreyi verecegimizi söylemek olurdu."

Simdi genci dinledikten sonra hala ayni seyi mi düsünüyorsunuz ? Geçmeli mi kalmali mi ?

Ögrencinin adi : Niels Bor, Fizikte Nobel ödülü kazanan tek Danimarkali. 



AKADEMİK FİZİKÇİLER...

Collatz Problemi ( Dolu Tanesi Sayıları )


Collatz Problemi ( Dolu Tanesi Sayıları ) 

Collatz Problemi ( Dolu Tanesi Sayıları )konusunda bilinen tek şey vardır ki, o da kökenin sırlarla örtülü olduğudur.

Aslında problemin genel kabul görmüş bir ismi bile yok. Bazıları ona 3N+1 problemi diyor. Collatz adı, 1930'larda problemin yaratıcısı olduğunu söylenen Lothar Collatz’dan gelmektedir. Peki nedir bu problemin özelliği? Problemin tanımlamalarının oldukça kolay olmasına karşın hem daha çözülmemiştir, hem de günümüzün en iyi matematik beyinlerine göre uzun yıllar boyu çözülmeden kalması olasılığı vardır.

Dolu tanesi sayıları aşağıda verilen çok kolay bir yolla elde edilirler. Bir sayı düşünün, sayı tek ise 3 ile çarpıp 1 ekleyin; çift ise 2’ye bölün. Elde ettiğiniz her sayı için bu kuralı tekrar tekrar uygulayın. Bunu bir kaç sayı ile tekrar tekrar deneyin ve sonuçta ne olduğuna bakın.

Mesela biz şimdi 1, 2 ve 3 için ayrı ayrı deneyelim;

·  1, 4, 2, 1, 4, 2, 1, 4, 2, .......
·  2, 1, 4, 2, 1, 4, 2, 1, 4, .......
·  3, 10, 5, 16, 8, 4, 2, 1, 4, 2, .......
Bunların hepsi kısa sürede aynı 1, 4, 2, 1, 4, 2 döngüsüne giriyorlar. İsterseniz daha büyük bir başlangıç sayısı seçin, mesela 7;


7, 22, 11, 34, 17, 52, 26, 13, 40, 20, 10, 5, 16, 8, 4, 2, 1, 4, 2, 1, .......
Bu sefer dizi biraz uzayıp 52 gibi maksimum noktasına ulaştıktan sonra yine o döngüye takılıp kaldı. Şimdi yanıtlanması gereken soru şudur; “Bütün bu diziler, başlangıç sayıları ne olursa olsun, bu şekilde mi sonuçlanırlar?”.. Yapacağınız çalışmalar sırasında, kuralın her sayı için doğru olduğunu göstermek için bir genelleştirilmiş yöntem bulurken, ya da kuralı, tabiri caizse, “delen” bir sayı bulmaya çalışırken sizlere yardımcı olabilecek bir kaç nokta şöyle; denemeler yaparken tüm sayıları denemenize gerek yok. Mesela çift sayılar ilk adımda hemen 2'ye bölünüp, sonuçta bir veya birkaç adımda bir “tek” sayıya ulaşılacağından, çift sayıları denemeniz gerekmiyor. Ayrıca denemiş olduğunuz bir sayı dizisinde herhangi bir adımda ortaya çıkan bir sayıyı da yeniden denemenize gerek yok. Mesela yukarıda 7'yi başlangıç sayısı olarak alıp yaptığımız denemeye bakarak, 2. adımda elde ettiğimiz 11 için veya 4. adımda elde ettiğimiz 17 için ayrıca deneme yapmamız gerekmiyor, zira sonuçta 4, 2, 1, 4, 2, 1, döngüsüne takıldığı görülüyor.


HAZIRLAYAN: ABDULLAHOĞLU