KUANTUM MEKANİĞİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?


KUANTUM MEKANİĞİ



QUANTUM TEORİSİ 1


Yüzyılımızın başında ortaya atılan iki teori, fizik ve felsefe dünyamızı çok derinden etkiledi. Bunlar kuantum ve rölativite teorileriydi. Rölativite, tek başına kendi yolunda yürüyen bir adamın ürünüyken, kuantum teorisi birçok kişinin katkılarıyla oluşmuştu: Planck, Einstein, Bohr, De Broglie, Schroedinger, Heisenberg, Dirac ve Paui gibi... Ve her birine bu katkılarından dolayı Nobel ödülü verilmişti.
Otuz yıl kadar süren bir arayışın sonunda da kuantum mekaniği denilen yeni bir bilim felsefesi doğdu. Kısaca tanımlamak gerekirse, atom altı parçacıklarının fizksel yapılarını ( Konum, momentum,...gibi), matematiksel bazı denklemlerle açıklama sistematiğidir. 





Burada araya girerek yazıda geçecek ve okuyucuların yabancı olduğu bazı fiziksel tabirlere kısa bir açıklama getirelim:
Dalga boyu; belli bir anda, bir dalga tepesinden en yakın dalga tepesine olan mesafedir. Elektromanyetik Spektrumu oluşturan gama, X, mor ötesi, görünen ışık ve kızıl ötesi ışınlarıyla, mikro dalgalar, radyo, radar ve televizyon dalgalarının farklı özellikler göstermesi, sadece aralarındaki dalga boyu farkı nedeniyledir. Bu ise, elektromanyetik dalgaları taşıyan foton adını verdiğimiz parçacıkların ihtiva ettiği enerji miktarına bağlıdır. Fotonun enerjisi ne kadar fazla ise, dalga boyu (iki dalga tepeciği arasındaki mesafe ) o kadar kısa, frekansı ise ( Bir saniyede belli bir yerden geçen dalga sayısı ) o kadar fazladır.

Her şey Max Planck (1858-1947)’in 1900’de Kara Cisim radyasyonu üzerine çalışırken ışığın “kuantum” dediği enerji paketçiklerinden oluştuğunu bulmasıyla başladı. Bulduğu formül, ışık enerjisinin dalga paketleri halinde aktarıldığını ifade ediyordu.

Planck’ın yetkin örnek olarak aldığı Kara Cisim üzerindeki kuramsal çalışması 1900’de yayımlandı. Çalışmanın dayandığı temel düşünce şuydu : Madde, çeşitli frekansları paketler halinde bulunduran ve bu frekansları yayan bir kaynaktı. Gerçi bu düşüncenin yürürlükteki kurama ters düşen yanı yoktu : Ne var ki, Planck aynı zamanda madde dediğimiz kaynaktan çıkan frekansların sürekli değil de paketçikler şeklinde salındığı görüşünü ileri sürdü. Klasik fizik ise, enerjinin paketler şeklinde değil de sürekli bir akıntı (su dalgası gibi) olduğunu düşünüyordu.
____________ klasik fizik
_ _ _ _ _ _ _ _ Kuantum fiziği

Radyasyonun tanecik görünümünün daha basit bir örneği foto elektrik olayıdır. Einstein 1905 yılında yayımladığı makalelerinden birinde bu konuyu açıklıyordu. Fotoelektrik olayını basit olarak şöyle izah edebiliriz: Metal bir yüzeye düşürülen ışık, yüzeyden elektron koparır. Koparılan elektron, devrede bir akım meydana getirir. Fizikçiler, bu elektronun hızının şiddetinden bağımsız olmasını anlayamıyorlardı. Kopan elektronun hızı, ışığın rengine yani dalga boyuna bağlı olmalıydı.

Einstein, ışığın aslında dalga olmayıp fotonlardan, yani kuantum paketçiklerinden oluştuğunu öne sürerek sonuca açıklama getirdi. Buna göre metal yüzeyden kopan elektronun hızı, kuantum paketçiğinin enerjisine veya frekansına bağlıdır. Işığın şiddetini artırmak, sadece kuantum paketçiklerini artırmak anlamına geliyordu. Dolayısıyla, ışığın şiddetini artırmak, yüzeyden koparılan elektron miktarını çoğaltır fakat, elektronun yüzeyden ayrılma hızına etki edemezdi.

Böylece Einstein, ışığın bir dalga olmayıp, parçacıklar (fotonlar) topluluğu olması gerektiğini öne sürdü.
Işığın parçacık gibi davranabileceğinin kesin delili, 1922’de Compton tarafından bulundu. Compton, yaptığı deneyde, fotonun momentumu varmış gibi parçacık hareketi yaptığını gözlemledi.

Newton zamanından beri girişim ve kırınım deneyleri, ışığın dalga karakterinde olması gerektiğini söylüyordu.Işığın, parçacık yapısında yani enerji paketçikleri (kuantumlar) cinsinden olaylar henüz açıklanamamıştı.

Görünürdeki bu çelişki, dalga-parçacık ikilemi olarak bilinir. Modern yoruma göre her iki karakter de doğrudur: Işık bazı olaylarda dalga, bazı olaylarda da parçacık gibi davranır. Ama iki karakteri de aynı anda gösteremez.
Bu gelişmelerden sonra sıra, klasik fiziğin açıklamada yetersiz kaldığı atom yapısına gelmişti. Danimarkalı bilim adamı Niels Bohr (1885-1963) 1913’ te atom yapısına ilişkin günümüzde de kabul edilen bir teori oluşturdu. Bu teori, Planck’ın orjinal kuantum teorisi, Einstein’in ışığın foton kuramı ve Rutherford’un atom modellerinin fikirlerinin bir birleşimidir.

Bohr teorisinin varsayımları şunlardır:
1) Elektron, protonun etrafında Coulomb (+ yükün – yükü çekmesi) çekim kuvvetinin etkisi altında, dairesel bir yörüngede hareket eder.
2) Elektron atom etrafında belirli yörüngelerde bulunur. Bu yörüngeler çeşitli enerji seviyelerdir. Bir üst yörüngeye geçmek için enerjiye ihtiyaç duyulur, alt seviyeye geçmek için de dışarıya enerji verilir.
3) Elektron ancak, enerjisi E1 olan kararlı bir durumdan, daha düşük enerjili bir E2 durumuna geçiş yaptığında enerji farkıyla orantılı bir enerji yayınlar.

Bohr’un teorisi, hidrojen atomunda ve hidrojene benzeyen bir kez iyonlaşmış iyon ile iki kez iyonlaşmış lityum gibi iyonlarda başarıyla uygulandı. Bununla birlikte, teori daha karmaşık atomların ve iyonların spektrumlarını doğru olarak tanımlayamazdı.

Atomik sistemlerin yeni mekaniğine doğru ilk cesur adım, 1923 yılında Louis Victor De Broglie tarafından atıldı. De Broglie, doktora tezinde, fotonların dalga ve tanecik özelliklerine sahip olmalarından dolayı, belki bütün madde biçimlerinin tanecik özellikleri olduğu kadar, dalga özelliklerine de sahip olacakları tezini ileri sürdü. O zaman için hiçbir deneysel doğrulanması olmayan bu öneri, oldukça büyük, devrimci bir düşünce idi. De Broglie’ye göre elektronlar, hem tanecik hem dalga olarak ikili bir doğaya sahiptirler. Her elektrona, ona uzayda yol gösteren veya “yörünge çizen” bir dalga eşlik ediyordu. De Broglie bu savı ile 1929 yılında Nobel ödülü aldı.

Schrödinger, 1926 yılında “Schrödinger Dalga Denklemi” olarak izah ettiği elektron dalgalarını eski fizikçilerin aşina olduğu su ve ses dalgalarının denklemleri gibi matematiksel bir denklemle ifade etti. Bu nedenle Schrödinger’in dalga mekaniği, Max Planck ve de Broglie gibi fizikçiler tarafından hüsn-ü kabul gördü. Schrödinger, Kuantumun dışladığı neden-sonuç bağını dalga denklemi yardımıyla ortadan güya kaldırıyordu. Ona göre elektronların bir durumdan bir başka duruma ani değişimlerinin sebebini. Elektron geçişlerini bir keman telinin titreşimleri gibi, bir notadan diğerine geçiş olarak yorumladı.

Paul Adrian Maurica Dirac (1902-1984),1926’ da özel rölativite kavramlarından yararlanarak. Schröndinger dalga denklemini değişik biçimde ortaya koydu. Dirac’ın fiziğe ikinci önemli katkısı, 1928’de özel rölativite teorisini kuantum mekaniği ile uyuşturması olmuştur.

1927’de , Werner Heisenberg (1901-1976) ilk kez bir parçacığın konumunu ve momentumunu aynı anda son derece doğrulukla belirlemenin olanaksız olacağını öne sürdü. Bu demektir ki, bir parçacığın tam konumunu ve tam momentumunu aynı anda ölçmek fiziksel olarak olanaksızdır.
Örneğin elektronu ele alalım. Çekirdek etrafında hızı en az, 10^10 cm/sn içinde tanımlanmalıdır. Aksi halde, atomun çekiminden kurtulup dışarıya fırlayacaktır. Bu, elektronun konumunda yaklaşık 10^-8cm.lik bir belirsizliğe denk gelir. Bu ise atomun toplam boyutudur. Elektron, atom etrafında o derece yayılmıştır ki, yörüngenin kalınlığı atomun yarı çapına eşit olur. Yani, elektron aynı anda çekirdeğin her tarafında bulunabilir. (Dünyanın, Güneşin hemen dibinden şimdiki yörüngesine kadar bütün alanlarda bulunma ihtimali gibi) Bu durum, “fiziksel olarak şu cisim çoğunlukla burada,ama kısmen orada, ara sıra da uzakta...” gibi ifadelerin kullanılmasını gerektirir. Neticede, Kuantum fiziği tek ve kesin bir sonu değil, birtakım olası sonuçlar öngörür ve her birinin ne kadar mümkün olduğunu söyler.

Fizikçi Nick Herbert, dünyayı “sadece baktığımız zaman madde görüntüsü veren, aslında durmaksızın akan bir dalga çorbası” olarak ifade etmektedir. Midas’ın dokunduğu her şeyi altın yapan elleri gibi...

John Wheler “ Bizler sadece gözlemci değiliz, olanları anlatma hakkımız olduğu gibi, oluşturan da yine bizleriz.” der. Ve “ Olanlarla olacakları bizler gözlem aletlerimizle belirlemekteyiz” diyen Bohr’a hak verir.

Kuantum fiziğinin felsefe ve teknoloji hayatımıza katmış olduğu farklılıkları da gelecek yazımızda irdeleyeceğiz... 


Bu yazı aylık Popüler Bilim dergisinin Temmuz 2000 sayısında yayınlanmıştır.

Kaynakça:
1) Tanrıya koşan fizik; (Saadettin Merdin)
2) Kuantum mekaniğine giriş; (Bekir Karaoğlu)
3) Fen ve mühendislik için Fizik modern fizik ( ilaveli); ( Raymond A. Serway)
4) Bilimin öncüleri; (Cemal Yıldırım)

Bu Problemleri Çözen Zengin Olacak






Bu Problemleri çözen zengin olacak 

ABD'deki Clay Mathematics Institute (CMI) adlı kuruluş, 20. yüzyıla ait çözülememiş dev problemler olarak nitelediği 7 matematik probleminin her birinin çözümüne bir milyon dolar (yaklaşık 621 milyar TL) ödül koydu. 7 problemi de çözen şanslı zeki tam 4 trilyon 347 milyar liranın sahibi olacak. Ödül haberi, 500 matematikçi ve fizikçinin Paris'te bir araya geldiği College de France'ta, 'Binyılın Buluşması'nda açıklandı. Çözümüne 1 milyon dolar verilecek problemlerin başında, asal sayıların neden sadece 1'e ve kendisine bölündüğüne ilişkin Riemann Hipotezi geliyor. Riemann Hipotezi'nin çözümü, uygulamada, daha güvenli internet hizmetlerine yarayabilecek.
'Matematiğin Everest Dağı' olarak adlandırılan 7 problem çözümlenemeseler bile 'çok önemli yan etkiler' yapacaklar. Problemlerin çözümü için zaman sınırlaması bulunmuyor. Yarışmayı düzenleyen CMI kuruluşunun kuralına göre, çözümler, uluslararası saygınlığı olan bir matematik dergisinde yayımlandıktan sonra iki yıl beklenmesini ve dünya matematik uzmanlarının çözümü kabul etmeleriyle son değerlendirmeyi CMI kuruluşunun yapması öngürülüyor.

Çözümlenmesi istenen problemler şöyle sıralanıyor:
1) Riemann Varsayımı

 2) Poincare Önermesi 
3) Hodge Önermesi
4) Birch ile Swinnerton-Dyer Önermesi
5) Navier-Stokes Denklemleri 
6) Yang-Mills Kuramı
7) P, NP'ye Karşı Problemi




Ünlü Türk Fizikçiler


Ünlü Türk Fizikçiler

Feza Gürsey

Feza Gürsey Galatasaray Lisesi’ndeki eğitimini 1940 yılında tamamladı. 1944 yılında da istanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik–Fizik Dalı’ndan mezun oldu. istanbul Üniversitesi’ndeki fizik asistanlığı sırasında M.E.B. tarafından yapılan sınavı kazanarak ingiltere’de Imperial College’de doktora yapma imkanını elde etti. Kuaterniyonların alanteorisine uygulanmaları konusunda yaptığı ve 1950′de tamamladığı çalışması, bilim dünyasında uyandırdığı yankıların yanısıra, onun için de yaşam boyu sürecek bir araştırma ilgisinin odak noktası oldu.
1993′te Ankara’da kurulan Türkiye’nin ilk bilim merkezine adı verilmiştir.
Orhan Asım Barut

Ortaöğenimini tamamladıktan sonra isviçre’de Eidgenossische Technische Hochschule’den lisans (1949) ve doktora (1952) derecesini aldı. Bu öğretim kurumunda bir süre araştırmacı olarak çalıştıktan sonra ABD’ye gitti ve çeşitli üniversitelerde (Chicago Üniversitesi, Montreal Üniversitesi, Syracuse Üniversitesi vb.) araştırmacı ve öğretim üyesi olarak çalıştı. “Matematiksel fizik” ve “temel parçacıklar fiziği” konularında yaptığı uluslararası düzeydeki üstün nitelikli y Ayın ve çalışmalarınedeniyle kendisine 1982 TÜBiTAK Bilim Ödülü verildi. Daha sonraki yıllarda Colorado Üniversitesi’nde (ABD) profesörlük yapan Barut’un birçok bilimsel yayını vardır.
Ergin Sezgin
Murat Günaydın
Oktay Sinanoğlu
TED Yenişehir Lisesi’ne 1953 yılında burslu öğrenci olarak girdi ve okulu birincilikle bitirdi. Okulun bur suyla kimya mühendisliği okumak üzere ABD’ye gitti. 1956′da ABD Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kimya Mühendisliği’ni birincilikle bitirdi.
1957′de Massachusetts teknoloji Enstitüsü’nü 8 Ayda birincilikle bitirerek yüksek kimya mühendisi oldu. 1960′ta Yale Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmAya başladı.
26 yaşında iken atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile doçent oldu. 28 yaşında “tam profesör” unvanını aldı. Yale Üniversitesi Tarihinin son 100 yılında bu unvanı kazanan en genç insanıdır. [1]
1964′te Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde danışman profesör oldu. Yale Üniversitesi’nde ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı. dünyada yeni kurulmaya başlayan moleküler biyoloji dalının ilk profesörlerinden biri oldu.dna sarmalının çözelti içinde o halde nasıl durduğuna açıklama getirmiştir. Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’ne (National Academy of Sciences) üye seçilen ilk ve tek Türk oldu. Dünyanın pek çok yerinde buluşları ve kuramları ile ilgili konferanslar verdi.
Oktay Sinanoğlu Nobel Fizik Ödülü için aday gösteren kurumun üyesidir.Bu alanda görev yapan ilk Türk profesörüdür.
26 yaşından beri devam ettiği Yale Üniversitesi’nde moleküler biyoloji ve kimya olmak üzere iki kürsüde profesör olarak görevini sürdürüyor. Yıldız Üniversitesi’den ise emekli oldu.
Fikret Kortel
Ahmet Yüksel Özemre

lk Türk atom mühendisi ve yazar. 3 nisan 1935 ( nüfus kayıtlarında 25 Mayıs 1935) tarihinde Üsküdar, istanbul’da doğmuştur. Evli, iki kız çocuğu ve bir de erkek torunu vardır.
haziran 1954′te Galatasaray Lisesi Fen Kolunu, Şubat 1957′de istanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik-Fizik Dalını lisans derecesinde bitirmiştir. 30 Temmuz 1958′de Saclay, Fransa’da bulunan Fransa Nükleer Bilimler Ve Teknoloji Millî Enstitüsü (Institut National des Sciences et Techniques Nucléaires) Atom Mühendisliği (Génie Atomique)’nden mastır almıştır. 3 Eylül 1973′de teorik fizik dalında kürsü profesörü olmuştur.
2002′de Üsküdar belediyesince Çengelköyü Yıldırım Beyazıt Caddesi’nde yaptırılmış olan Kültür merkezine Ahmet Yüksel Özemre Kültür Merkezi ismi verilmiştir.
1961-1962 yılları arasında Notre Dame de Sion Fransız Kız Okulunda matematik öğretmenliği yapmıştır.
Behram Kurşunoğlu
( bayburt, Aydıncık Köyü, 1922 – Miami, Florida, 25 ekim 2003), Albert Einstein’ın genel görelilik kuramının elektromanyetizma ile birleştirilmesi üzerine çalışmalar yapmış bir Türk fizikçidir.
ankara Üniversitesi ve ingiltere’deki Edinburgh Üniversitesi’ndeki eğitiminin ardından fizik doktorasını gene ingiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nde tamamlayan Kurşunoğlu, Albert Einstein ve Erwin Schrödinger ile birlikteSimetrik olmayan yerçekimi kuramları üzerinde önemli çalışmalarda bulunmuştur. Genç yaşında dünya fizikçileri arasında saygın konum kazanan Prof. Kurşunoğlu, 1965 yılında Miami Üniversitesi’deki Teorik Araştırmalar Merkezi’nin kurulmasında rol almış, 1992′de kapanmasına kadar bu merkezde bulunmuştur. Daha sonra araştırma kuruluşu Glo Bal Foundation’ın direktörü olmuştur.
Prof. Dr. Behram Kurşunoğlu, 1950′li yıllarda Atom enerjisi alanında çalışmalarını Türkiye’de sürdürmüş ve aynı zamanda Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun Kurucu üyesiydi. Prof. Dr. Behram Kurşunoğlu aynı zamanda Genel Kurmay Başkanlığına danışmanlık yapmış, bir dö Nem Birleşmiş milletler Bilim Komisyonunda çalışmıştır. kuantumFiziği konusunda yaptığı araştırmalarla özellikle “Genelleştirilmiş izafiyet Teorisini” ortaya atan kişi olarak bütün dünyaca tanınıyordu.
1964 yılından beri organize etmekte oldugu Coral Gables konferans serisi ile de tanınan Kurşunoğlu, 2003 yılındaki konferanstan kısa bır zaman önce kalp krizinden vefat etmiştir. Eşi Sevda (Arif) Hanım’dan ismet ve Sevil (Kurşunoğlu-Brahme) adlı iki doktor çocuğu, Ayda (Weiss) adlı bir avukat kızı vardır.

KISACA DERLEME YAPILMIŞTIR. EKLEMEK İSTEYEN YORUM KISMINA YAZABİLİR.

TEMEL İNTEGRAL ALMA FORMÜLLERİ


TEMEL İNTEGRAL ALMA FORMÜLLERİ


1)             ſ a dx = ax + C    ,     (a Є R )
2)             ſ xⁿ dx = (xⁿ ¹/n+1) + C     ,        (n = -1)
3)             ſ ( 1/x) dx = ln |x| +C
4)             ſ eª da = eª + C
5)             ſ eª da = (eª / ln e) + C ,         (a Є R’ –{1})
6)             ſ sinx dx = -cosx + C
7)             ſ cosx dx = -sinx + C
8)             ſ (1 / cos²x) dx = ſ(1+tan²x) dx =ſsec²x dx = tanx + C
9)             ſ (1 / sin²x) dx = ſ (1+cot²x) dx = ſcosec²x dx = -cotx + C
10)         ſ (1 /      1 - x²      ) dx = arc sinx + C = -arc cosx + C
11)         ſ( 1 / 1+x² ) dx = arc tanx + C = -arc cotx + C

Yukarıdaki eşitliklerin doğruluğunu gösterebilmek için, sağ taraftaki fonksiyonların türevlerini alarak, integrali alınan fonksiyonu elde ederiz.


İNTEGRAL ALMA YÖNTEMLERİ

İntegrali alınacak fonksiyonun, hangi fonksiyonun türevi olduğunu görmek, her zaman pek mümkün olmaz. Bunun için, bazı integral alma yöntemleri oluşturulmuştur.

1. DEĞİŞKEN DEĞİŞTİRME YÖNTEMİ
f,   g,  fog  ve  g’  fonksiyonları, bir [a, b] aralığında sürekli fonksiyonlar olsun
                 
                                  ſ f(g(x)).g’(x) dx

biçimindeki integralleri hesaplamak için,  u = g(x)  dönüşümü yapılır ve her iki tarafın diferansiyeli alınırsa,  du = g’(x) dx  elde edilir. Bu durumda integral,

                                 ſf(g)).g’(x) = ſ f(u) du

biçimine dönüşür. ſ f(u) du ifadesinin,  u  değişkenine göre integrali alındıktan sonra,  u  yerine g(x) yazılarak, sonuç x değişkenine göre bulunmuş olur.

* ſ [f(x)]ⁿ . f’8x) dx  ifadesinde olduğu gibi, kuvveti alınan fonksiyonun türevini aldığımızda, yanındaki çarpanı elde edebiliyorsak, bu ifadenin integralini kısaca;
                
               ſ[f(x)]ⁿ . f’(x) dx = {[f(x)]ⁿ´¹ / n+1} + C              (n = -1)
biçiminde alabiliriz.


LOGARİTMİK VE ÜSTEL İNTEGRAL ALMA KURALLARI:

1.       ſ {f´(x) / f (x) = ln |f (x)| + C
2.       ſ eª . f´(x) dx = eª + C                   ( a = f(x))
3.       ſ eª . f´(x) dx = {eª / ln e} + C             (a = f(x))

Bu eşitliklerin, sağ tarafındaki ifadelerin türevlari alındığında, integrali alınacak ifade elde edilir.

BAZI TRİGONOMETRİK İFADELERİN İNTEGRALLERİ

1.       ſ sin(f(x)) . f´(x) dx  = -cos f(x) + C
2.       ſ cos (f(x)) . f’(x) dx = sin f(x) + C
3.       ſ{f’(x) / cos²f(x)} dx = tan f(x) + C
4.       ſ{f’(x) / sin²f(x)} dx = -cot f(x) + C
5.       ſsin(ax + b) dx = (-1 / a) cos(ax + b) + C         (a = 0)
6.       ſcos(ax + b) dx = (1 / a) sin(ax + b) + C         (a = 0)
7.       ſ{dx / cos²(ax + b) dx = (1 / a) tan (ax + b) + C   (a = 0)
8.       ſ{dx / sin²(ax + b) dx = (-1 / a) cot (ax + b) + C   (a = 0)
9.       ſcot (ax + b) dx = ſ{cos (ax + b) / sin (ax + b) dx = (1 / a) ln |sin(ax + b)| + C

Yukarıdaki eşitliklerde, sağ taraftaki fonksiyonların türevlvri alındığında, integrali alınan fonksiyon elde edilir.

2 KISMİ (PARÇALI) İNTEGRASYON YÖNTEMİ

İki fonksiyonun çarpımının integralinin hesaplanmasında genelde, kısmi integrasyon yöntemi kullanılır. u ve v fonksiyonları, bir (a,b) aralığında türevlene bilen fonksiyonlar ise, u, v fonksiyonu da (a, b) aralığında türevlidir.

              {(d / dx)(u . v)} = {(du v / dx) + (dv u / dx) olduğundan,

                           d(u . v) = v du + u dv   ve
                       u dv = d(u . v) – v du         olur.
Bu eşitliğin her iki yanının integralini alırsak;
                         ſ u dv = u . v - ſ v du            olur.
Bu yöntemle integral almaya, kısmi integrasyon yöntemi denir.


3 BASİT KESİRLERE AYIRMA YÖNTEMİYLE İNTEGRAL ALMA

P(x) ve  Q(x) birer polinom olmak üzere, {P(x) / Q(x)}, (Q(x) = 0) biçimindeki fonksiyonlar, rasyonel fonksiyonlardır. Basit kesirlerine ayrılabilen rasyonel fonksiyonların integralleri şu şekilde bulunur:

a, b, c, A, B Є R ve n Є N olsun.   (A / (ax + b)ⁿ) ve Δ< 0 olmak üzere,  
{Ax + B / (ax² + bx + c)ⁿ biçimindeki ifadelere basit kesir denir. {P(x) / Q(x)}rasyonel ifadesi, basit kesirlerin tplamı biçiminde yazılabiliyorsa, yapılan işleme; basit kesirlere ayırma denir.
Rasyonel ifadelerin integralinin hesaplanmasında 2 yöntem vardır.

A.       P(x) in Derecesi, Q(x) in Derecesinden Küçük ise
  Bu durumda, aşağıdaki yollar izlenir:
a) {P(x) / Q(x)) rasyonel ifadesinin paydası olan Q(x),
Q(x) = (a x + b )(a x + b)…(a x + b) biçiminde r tane çarpandan oluşuyorsa, bu ifade:
{P(x) / Q(x)} = {A / a x + b} + {A / a x + b}+….+{A / a x +b} şeklinde basit kesirlerin toplamı olarak yazılır. Polinomların eşitliğinden yararlanılarak; A  , A , ….., A  değerleri bulunur ve sonrada integral alınır.

B.       P(x) in Derecesi, Q(x) in Derecesinden büyük veya eşit ise
Bu durumda, P(x) polinomu Q(x) polinomuna bölünür. P(x) in Q(x) e bölünmesinden bulunan bölüm B(x) ve kalan K(x) ise,
{P(x) / Q(x)} = B(x) + {K(x) / Q(x)} biçiminde yazılır ve bu ifadenin integrali alınınr.

TRİGONOMETRİK ÖZDEŞLİKLER YARDIMIYLA İNTEGRAL ALMA
Bazı trigonometrik ifadelerin integralleri alınırken, ayşağıda verilen trigonometrik özdeşliklerden yararlanılır.

1. sin²x +cos²x = 1          sin²x = 1 -cos²x      veya     cos²x = 1 -sin²x    tir.

2. sin2x = 2sinx . cosx            sinx . cosx  = (sin2x / 2)      dir.

3. cos2x = cos²x – sin²x   veya   cos2x = 2cos²x – 1         cos²x  = {1+cos2x / 2}  veya

      cos2x = 1 – 2sin²x          sin²x = {1 – cos2x / 2 }      dir.

n Tek Doğal Sayı ise ſ sinⁿx dx  veya  ſ cosⁿx dx  Biçiminde Verilen İntegralleri Hesaplama

ſ sinⁿ dx = ſ sin־¹x .sinx dx        veya       ſ cosⁿ dx = ſ cos־¹x .cosx dx     biçiminde yazılır. Daha sonra,      sin²x = 1 - cos²x   veya       cos²x = sin²x   özdeşlikleri yazılarak integral alınır.

n Çift Doğal Sayı ise ſsinⁿ dx    veya   ſ cosⁿx dx Biçiminde Verilen İntegrallerin Hesaplanması

ſsinⁿx dx = ſ(sin²x)ⁿ´² dx           veya     ſcosⁿx dx = ſ(cos²x)ⁿ´² dx          yazılır.
Daha sonra, sin²x = (1 – cos2x / 2)     veya   cos²x = (1 + cos2x / 2) özdeşlikleri yazılarak integrali alınır.