Evren sanılandan 80 milyon yıl daha yaşlı

evren
Evrenin oluşmasına yol açan Büyük Patlama anından sonrasına ilişkin yapılan bilimsel araştırma, evrenin sanılandan 80 milyon yıl daha yaşlı olduğunu ortaya çıkardı.

Evrenin yaşının 13,81 milyar yıl olduğunu gösteren bilimsel araştırma, buna karşılık, evren hakkındaki "nasıl başladığı", "neden oluştuğu" ve "nereye gittiğine" ilişkin daha önce düşünülen temel kavramların doğru yönde ilerlediğini ortaya koydu.

Fizikçi ve Dünyayı Algılama Biçimi


Dış gerçekliğin varlığına ve sizlerin hayal gücümün uydurmaları olmadığınıza inanıyorum. Arkadaşım, kahvesinden tüten dumanın arasından bana, fizik kurallarının, evrenin doğuşuna dek gittiğinden nasıl emin olabildiğimi soruyor. Ben ise ona fizik kurallarının kahve fincanının dibine kadar gittiğinden nasıl emin olabildiğini soruyorum. Ateş gibi sıvının, aniden, yerçekimini hiçe sayarak, gözlerine doğru uçuşmayacağından gayet emin görünüyor. Dünyaya dair ampirik deneyiminden ileri gelen güvenle sürdürüyor yaşamını.Yerçekimini, ısı ve ışıkla ilgili deneyimleri, çocukken dünyaya ait maddeleri tek tek sınamasıyla birlikte başladı. Şimdi ise denklemlerde ifade edilsin ya da edilmesin, elinde hayli olgunlaşmış ve gelişmiş bir fizik teorisi var.


www.akademikfizik.net

Planck uzunluğu ve Kuantum köpüğü nedir?


1899 yılında, henüz kuantize (öbekli) enerji değişimi fikrinin gelişiminden de önce, Almanya' da Max Planck kendisinin 'b' adını verdiği (ertesi yıl 'h' adını verir) bir sabit elde eder. Kovuk ışınımı denen tüm malzemelerden bağımsız bir olgunun formülüne girdiği için, bunun temel bir sabit olduğunu düşünür. Ardından bu yeni sabit 'b' yi doğanın sağlam başka iki temel sabitiyle, Newton'un kütleçekim sabiti 'G' ve ışık hızı 'c' ile birleştirirse, uzunluk boyutuna sahip bir nicelik elde edebildiğinin farkına varır. Aslına bakılırsa bu oldukça küçük bir uzunluktur 10^(-35) metrenin bir kaç katıdır ancak Plancka'a cazip gelmiştir, çünkü tanımı diyelim ki metreden farklı olarak , insanın seçtiği herhangi bir karşılaştırma uzunluğuna bağlı değildir (metrenin orjinal tanımı, Ekvator'dan kutuplardan birine kadar olan uzaklığın on milyonda biridir.) Fizik kuram ve deneylerinde ortaya çıkmış herhangi bir uzunluktan daha kısa olan o kadar çok büyüklük siparişi vardır ki, Planck' ın hesaplanmış uzaklık birimi, uzun yıllar boyunca bariz bir önem taşımayan bir ilginçlik olarak kaldı. Bu durum 1955' de John Wheeler genel görelilik (Einstein' in kütleçekim kuramı) ile kuantum fiziğinin nerede bağlantı kurabileceğini araştırırken değişti.


Hint Felsefesinin 4 Kuralı



KURAL 1: “Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz.
Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.”


www.akademikfizik.net


Eşek ve Yol Tesbiti

ilginç bir konu
1950'li yıllarda Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye'ye. Küçük Amerika olacağız diye ilk heveslendiğimiz günler...
Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış. O zamanlarda bizde yol güzergahını belirleyecek alet yok, eleman yok.
Nafia mühendisleri eşeği yokuşa sürüyorlar, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış .


YEME ve İÇME ile İLGİLİ, SAĞLIĞINIZ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ BİLGİLER

(HERKESİN OKUMASI GEREKEN BİLGİLER)
• Yemeğe tuz ile başlanırsa beyin tarafından gönderilen bir uyarı sayesinde,midede mukus denilen sindirimi kolaylaştırıcı bir tabaka oluşturduğunu ve midenin sindirime hazırlıksız yakalanmasını önlediğini…

• Yemek yerken yerde oturarak sol ayağı katlayıp sağ ayağı karna çekerek oturulup yenildiğinde, su ile doldurulmuş balon şeklinde olan midenin çıkış kısmını kapatarak yenilen gıdanın tam sindirilmeden bağırsaklara kaçmasını önleyeceğini ve mide dolunca da doygunluk hissi vererek çok fazla yemeden kalkılacağını…


İstanbul'u Değil Dünyayı Alırım

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN YÜCE FATİH
Fatih Sultan Mehmed Hanın Mührü

Fatih Sultan Mehmed Han , Edirne'de bir gün kıyafetini değiştirip çarşıda gezmeye başlamış. Bir ara bir bakkala uğrayıp yağ istemiş. Yağı aldıktan sonra da bal istemiş. İstemiş istemesine ya bakkal balı vermeyip şöyle demiş:
"Bal var, yalnız onu da şu yan taraftaki bakkaldan alın efendim."
Padişah şaşkınlık içerisinde şu soruyu sormuş:
"Niye sen vermiyorsun?"
Bakkal, şu şekilde cevaplandırmış Fatih'in sorusunu:
"Yalnızca ben kazanırsam öteki bakkallar açlıktan ölürler. Onların da çoçukları var,onlar da kazansınlar." Padişah, hayretler içerisinde diğer bakkallara da uğramış ve hep aynı cevabı almış:

"Sadece ben kazanmayayım, onlar da kazansın," demişler her biri.
Bunun üzerine şöyle söylemiş Fatih Sultan Mehmed Han :

"Birbirlerine bu derece bağlı, birbirlerini böylesine düşünen bir halkım olduktan sonra ben değil İstanbul'u, bütün dünyayı bile alırım....