güne düşen not etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güne düşen not etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Güne Düşen Not: Albert Einstein

Bir teori ne kadar sade öncüller içeriyorsa, ne kadar farklı

türde şeylerle ilintiliyse ve uygulama alanı ne kadar genişse,

o kadar etkileyicidir.

Güne Düşen Not:Lawrence Bragg

Gelecekteki her şey dalga, geçmişteki her şey parçacıktır.

Louis de Broglie / Nobel Fizik 1929

zaman
Hepimiz için aslında geçmişi, şimdiyi ve geleceği oluşturan her şey, uzay-zamandan bütün bir blok haline dönüşür. Zamanın geçtiğini gören her gözlemci, uzay-zamanın yeni katmanlarını keşfedecektir. Bunlar, onun için maddesel dünyanın peş peşe gelen öğeleri olarak gözükmektedirler. Fakat gerçekte, uzay-zamanı oluşturan olaylar bütünü, gözlemcinin onlar hakkında oluşturduğu bilgisinden önce var olmaktadır.
(Louis de Broglie / Nobel Fizik 1929)


Güne Düşen Not: Werner Heisenberg

Fizik doğayı algılama biçimidir.
Modern fizikte; dünya, farklı nesneler gruplarına değil, farklı bağlantılar gruplarına ayrılmışlardır. Artık ayrıştırabileceğimiz tek şey, bazı fenomenler için çok önemli olan bağlantı türleridir. Yani dünya, birleşik bir olaylar dokusu gibi belirmektedir. Bu dünyada farklı türdeki bağlantılar sürekli olarak değişmekte, birbirlerine geçmekte ya da birleşmekte ve böylece 'bütün' özelliklerini belirlemektedirler.

(Werner Heisenberg / Nobel Fizik 1932)


www.akademikfizik.net
www.akademikfizik.blogspot.com

Fizikçi Kimdir?


fizik bir yaşamdır...

   Fizikçiler olup olmadık yerde olup olmadık zamanlarda bir gerçeğin nedenini, nasılını,oluşum sürecini,şartlarını düşünüp onu çözmeye çalışırlar . Kafaları daima problemlerle meşguldür. Onlar için somut gerçekleri incelemek daha eğlencelidir.Çünkü onları bir şekilde kanunlarla ifade edebilirler, formülize edebilirler, matematiğe dökmek isterler. Bir formülü görüp onun ne demek istediğini anlamaya çalışmayan bir fizikçi yoktur. Gördükleri bir formül onlar için adeta dile gelmiş bir çocuk gibidir. Öte yandan sevgi gibi, mutluluk gibi soyut kavramları bu şekilde anlatmaya çalışmak nafiledir. Zaten başarısız olunacağı kesindir. Onun için, akışına bırakıp, sadece hissetmeyi tercih ederler. Örneğin, Newton elmanın ağaçtan düştüğünü görmüş ve merak etmiş. Şimdilerde bu kavramı bir kanun olarak bildiğimizden, bize komik gelmesi kesin bir soruyu yöneltmiş kendisine. Elma niye yere doğru düşüyor, niye yukarı gitmiyor. Oturmuş ve bunun üstüne kafa yormuş. Elde ettiği bulguları ifade edebilmek için diferensiyel denklemleri ilk olarak o kullanmış. Oysak idi elmanın düştüğünü görüp, alsa, onu bir güzel mideye indirse, tadından aldığı keyifle mutlu olsa da kafasını bu kadar yormasa ne kadar basit olurdu değil mi? Bir diğer örnek Arşimed. Bu zatı muhterem rivayet odur ki hamamda taslarla oynarken suyun kaldırma kuvvetini bulmuştur. Bre adam ne kafayı yoruyorsun bunlara. Ne güzel sıcağı görmüşün ,suyun içindesin, gevşe rahatla kirinden pasından bir arın, kendine gel, gevşe rahatla. Ama yok illa bişiler düşünecek işte. Üstelik rivayet odur ki bulduğu bu gerçeğin heyecanıyla dışarıya anadan üryan çıkmıştır. Düşünün artık kendisini  mevzuya ne kadar kaptırmış. Gene tekrarlıyorum fizikçiler çok sıkıcı insanlardır ve partilere çağrılmamalarının sebebi budur. Bu yüzden davetli listelerinin başlarında yer bulmazlar. Eğer bir fizikçi bir davetiyete listesinin en başındaysa muhtemelen bu bir parti değil konferansdır. Hiç bir partiye çağırılmadıkları için kendilerine gelen bu davetleri asla geri çevirmez, gerekirse katılamak için dünyanın öbür ucuna kadar giderler. Bu bir