Dünyanın Dibi Göründü!

 Gouffre Berger Mağarası
Tam 1 kilometre derinliğindeki bu çukur 'dünyanın en ölümcül çukuru' ve 
'Dünyanın dibi' olarak adlandırılıyor.
Fransa'nın güneyinde yer alan Gouffre Berger mağarasını uğrak yeri haline getiren adrenalin tutkunları ve tırmanıcılar, bu mağaranın ihtişamından gözlerini alamıyorlar.
Tabana kadar inmeyi başaranlar tarafından 'yeraltındaki cennet' ismi de takılan Gouffre Berger Mağarası, şimdiye kadar 6 kişinin hayatına mal olmuş.


Güneşi Üç Boyutlu izlemek!


Güneş Sistemini 3 Boyutlu İzlemek İçin Aşağıdaki Linke Tıklayınız..

http://web.sponli.com/index1.html

Dershaneler Üzerine...



 Beğenerek okuduğum A. Turan Alkan'ın bir köşe yazısını paylaşmak istedim... 

Ey tarafeyn…

Dershaneler kapandığında, eğitim davamız büyük bir merhale kazanmış olacak mı? Peki, öğrenciler ileri sürüldüğü gibi en azından hafta sonları aileleriyle hoşça zaman geçirip eğlenceye, spora, kitap okumaya daha fazla zaman bulabilecekler mi?


Facebook Hesabını Tamamen Kapatma-Silme



Merhaba arkadaşlar, Facebook hesabınızı kalıcı olarak tamamen kapatmak istiyorsanız doğru sayfadasınız. Facebook hesabınızı tamamen kapattıktan sonra siz veya başkası tarafından hesabınıza hiç bir şekilde erişim olmayacak. Hesabınızı tamamen silmek istemiyorsanız Facebook Hesap Dondurma başlığındaki anlatımdan yararlanarak hesabınızı dondurabilirsiniz.

Fotosentez mi Verimli Fotovoltaikler mi?

Fotosentez mi Verimli Fotovoltaikler mi?
Güneş enerjisi denince ilk aklımıza gelen şey yenilenebilir alternatif bir enerji kaynağı olsa da aslında güneş enerjisi hayatımızın her yerinde, hatta hayatımızın kaynağı. Çünkü hem hücrelerimizi oluşturan karmaşık biyomolekülleri bir arada tutan, hem de
tüm yaşamsal faaliyetlerimizi sürdürmemizi sağlayan enerji, bitkilerin ve alglerin fotosentez yoluyla kimyasal bağlar biçiminde sakladığı güneş enerjisi. Varlığını bir bakıma güneş enerjisine borçlu olan
insanoğlunun Dünya üzerinde sürdürebilir bir yaşama
düzeni kurmak için başvurduğu enerji kaynaklarından
biri de yine Güneş oldu. Günümüzde güneş enerjisi önemli bir yenilenebilir enerji kaynağı seçeneği olarak kabul ediliyor ve bu konuda üzerinde çalışılan, bir kısmı endüstriyel düzeyde uygulamaya
konmuş çeşitli teknolojiler var. Peki acaba güneş
enerjisini verimli şekilde kullanma konusunda doğa
mı yoksa insanlık mı daha üstün geldi.

Yayın: TÜBİTAK

Yaşamın Kaynağı Güneş Enerjisi Bitki Benzeri Planktonlar

Yaşamın Kaynağı Güneş Enerjisi Bitki Benzeri Planktonlar

“Dünyada yaşayan canlılar içinde en önemli organizma hangisidir” diye sorulsa pek çok yanıt verilebilir. İnsanlar, arılar, ağaçlar, kuşlar, böcekler... Cevaplar arasında genellikle adı hiç geçmeyen fitoplanktonların (yani bitki benzeri planktonlar) aslında çok önemli bir işlevi var ve en önemli organizma olma yarışında bir adım önde görünüyorlar. Fitoplanktonlar atmosferdeki yaşamın kaynağı olan oksijenin en büyük üreticisi. Dünya’daki oksijenin yarısı denizlerdeki ve okyanuslardaki fitoplanktonlarca üretilir. Fitoplanktonlar sadece
oksijen üretmekle kalmaz deniz ekosisteminde fotosentez yaparak ürettikleri besin miktarıyla besin piramidinde en alt basamağı oluştururlar. Fitoplanktonlar, tıpkı karadaki bitkilerde olduğu gibi, klorofil pigmentlerine sahiptir. Klorofil fotosentez mekanizmasını çalıştırır ve fitoplanktonlar Güneş’ten gelen enerjiyle birlikte
karbondioksit ve suyu yüksek enerjili organik bileşiklere dönüştürür. Bu birincil üretim olarak da bilinir. Burada üretilen oksijeni canlılar solunumda kullanılır.

Atıktan Enerji

Atıktan Enerji
Her gün poşetlere doldurup kapımızın önüne koyduğumuz veya çöp konteynerine attığımız yüz binlerce poşet nereye gidiyor? Aslında pek çoğumuz bu sorunun cevabını biliyoruz ve sonrasında meydana gelen sorunlardan da az çok haberdarız. Peki, her gelişinde yüzümüzü ekşittiğimiz elektrik, doğalgaz faturalarına ne demeli? Ülkemizin enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmını dışarıdan almak zorunda kaldığımızı (%70’ten fazla), ülke ekonomimiz için yerel enerji üretimini artırmak zorunda olduğumuzu gazetelerden, televizyonlardan hemen hemen hepimiz duymuşuzdur. Çevreye büyük zararları olan atıklar enerji derdine deva olabilir mi? Atık, üretimden tüketime kadar olan tüm aşamalarda ortaya çıkan ve
kullanıcının artık işine yaramayan maddelerin tamamı olarak tanımlanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2010 yılı verilerine göre günlük kişi başı atık üretimimiz 1,14 kg. Bir başka ifade ile ülke olarak günde 80 milyon kg’dan fazla atık üretiyoruz. Her geçen gün daha büyük alanları kaplayan atıklar toprağa, suya ve havaya karışarak ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor. Öte yandan hatırı sayılır
oranda milli servetimiz de ziyan oluyor. Neticede biz onları kullanmadığımız, yani kullanamadığımız için atık oluyorlar. Diğer taraftan ülkemiz ekonomisinin en ciddi sorunlarından biri enerjide dışa bağımlılık. Her yıl milyarlarca lira, ithal edilen enerjiye ödeniyor. Çevre sorunu oluşturan atıklar ile ekonomik sorun olan enerji ihtiyacını bir araya getirdiğimizde ikisine de deva olacak çareler
oluşturabiliriz. Her geçen gün gelişen teknoloji, atıktan
verimli şekilde enerji elde etme noktasında da yardımımıza
koşuyor. Şimdi bu teknolojilere bir göz atalım.

Yayın: TÜBİTAK